30 Aralık 2012 Pazar

Gün Olur

Gün olur, alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.
Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
Çiçekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çıkar duman topraktan.
Hele martılar, hele martılar,
Her bir tüylerinde ayrı telaş!...
Gün olur, başıma kadar mavi;
Gün olur başıma kadar güneş;
Gün olur, deli gibi...
   1914-1950
   Orhan Veli Kanık

Sabaha Kadar

Şu şairler sevgililerden beter;
Nedir bu adamlardan çektiğim?
Olur mu böyle, bütün bir geceyi
Bir mısranın mahremiyetinde geçirmek?

Dinle bakalım, işitebilir misin
Türküsünü damların, bacaların
Yahut da karıncaların buğday taşıdıklarını
Yuvalarına?

Beklemesem olmaz mı güneşin doğmasını
Kullanılmış kafiyeleri yollamak için,
Kapıma gelecek çöpçülerle,
Deniz kenarına?

Şeytan diyor ki: "Aç pencereyi;
Bağır, bağır, bağır; sabaha kadar."
           1914-1950
           Orhan Veli Kanık

Ölüme Yakın

Akşamüstüne doğru, kış vakti;
Bir hasta odasının penceresinde;
Yalnız bende değil yalnızlık hali;
Deniz de karanlık, gökyüzü de;
Bir acaip, kuşların hali.

Bakma fakirmişim, kimsesizmişim;
-Akşamüstüne doğru, kış vakti -
Benim de sevdalar geçti başımdan.
Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış;
Zamanla anlıyor insan dünyayı.

Ölürüz diye mi üzülüyoruz?
Ne ettik, ne gördük şu fani dünyada
Kötülükten gayri?

Ölünce kirlerimizden temizlenir,
Ölünce biz de iyi adam oluruz;
Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış,
Hepsini unuturuz.
      1914-1950
      Orhan Veli Kanık

Dayanılır Şey Değil

Bilmem ki nasıl anlatsam;
Nasıl, nasıl, size derdimi!
Bir dert ki yürekler acısı,
Bir dert ki düşman başına.
Gönül yarası desem...
Değil!
Ekmek parası desem...
Değil!
Bir dert ki...

Dayanılır şey değil
      1914-1950
      Orhan Veli Kanık

Ayrılış

Bakakalırım giden geminin ardından;
Atamam kendimi denize, dünya güzel;
Serde erkeklik var, ağlayamam
      1914-1950
      Orhan Veli Kanık

Rüya

Annemi ölmüş gördüm rüyamda.
Ağlayarak uyanışım
Hatırlattı bana, bir bayram sabahı
Gökyüzüne kaçırdığım balonuma bakıp
Ağlayışımı.
        1914-1950
        Orhan Veli Kanık

Deniz

Ben deniz kenarındaki odamda,
Pencereye hiç bakmadan
Dışardan gecen kayıkların
Karpuz yüklü olduğunu bilirim.

Deniz, benim eskiden yaptığım gibi,
Aynasını odamın tavanında
Dolaştırıp beni kızdırmaktan
Hoşlanır.

Yosun kokusu
Ve sahile çekilmiş dalyan direkleri
Sahilde yasayan çocuklara
Hiçbir şey hatırlatmaz.
      1914-1950
      Orhan Veli Kanık

Beni Bu Havalar Mahvetti

Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
             1914-1950
             Orhan Veli Kanık

29 Aralık 2012 Cumartesi

Gülümsüyorum

sokakta giderken,kendi kendime
gülümsediğimin farkına vardığım anlarda
insanların beni deli zannedeceğini düşünüp
gülümsüyorum...
       1914-1950
       Orhan Veli Kanık

İstanbul İçin

Nisan

İmkansız şey
Şiir yazmak,
Aşıksan eğer;
Ve yazmamak,
Aylardan nisansa.

Arzular ve Hâtıralar

Arzular başka şey,
Hâtıralar başka.
Güneşi görmeyen şehirde,
Söyle, nasıl yaşanır?

Böcekler

Düşünme,
Arzu et sade!
Bak, böcekler de öyle yapıyor.

Dâvet

Bekliyorum
Öyle bir havada gel ki,
Vazgeçmek mümkün olmasın.
          1914-1950
          Orhan Veli Kanık

Gözlerim

Gözlerim,
Gözlerim nerde?

Şeytan aldı, götürdü;
Satamadan getirdi.

Gözlerim,
Gözlerim nerde?
     1914-1950
     Orhan Veli Kanık

Bekliyorum

Bekliyorum
Öyle bir havada gel ki,
vazgeçmek mümkün olmasın!
       1914-1950
       Orhan Veli Kanık

Yalnızlık Şiiri

Bilmezler yalnız yaşamayanlar,
Nasıl korku verir sessizlik insana;
İnsan nasıl konuşur kendisiyle;
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret,
Bilmezler.
    1914-1950
    Orhan Veli Kanık

Sevdaya Mı Tutuldum

Benim de mi düşüncelerim olacaktı,
Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım,
Sessiz, sedasız mı olacaktım böyle?
Çok sevdiğim salatayı bile
Aramaz mı olacaktım?
Ben böyle mi olacaktım?
         1914-1950
         Orhan Veli Kanık

Adak

Sana şiirler okuyacağım, gitme
Güneşler doğacak yalnızlığımdan
sana bir ışık getireceğim
Büyük aydınlığımdan

Sana bir dolu umut getireceğim
Küçük ellerine sığmayacak
Sana Afrika gecelerini getireceğim
Sımsıcak

Sana çiçekler getireceğim
Bozulmuş güz bahçelerinden
Sana bir serinlik getireceğim
Yağmur tanelerinden

Sana avuç avuç yıldız getireceğim
Güneşimden başka
Sana engin denizlerin maviliğini getireceğim
Köpük köpük dalga dalga

Sana bir rüzgar getireceğim
Dağlardan, tepelerden
Gitme, sana zamanı getireceğim
Zamanın bittiği yerden
          1926-1984
          Ümit Yaşar Oğuzcan

23 Aralık 2012 Pazar

Ağıt..!

Her şey güzeldi bir zaman, çok önce
Şehirler, insanlar, güneş deniz
Mutluluğumu görebilirdiniz
Çökmeseydi içime bu son gece

Her şey bir anda bitmeseydi, yazık
Olmasaydı gençliğime aptalca
Belki de o yerlere varırdık
O uzak dağlara ulu: koskoca

Orada her şey değişirdi belki
Açardı umutlarımız bakarsın
Ateş rengi, kan rengi güller gibi
Toprağında kim bilir hangi aşkın

Oysa şimdi nerdeyiz, neyiz bak
Her umut belirtisinden uzağız
O sevilmiş gözlerde saf ve berrak
Bir ayna bile yok bakacağımız

Her şey kurşuni bir renk almış, soğuk
Bozkırlardır uzayan önümüzde
Kime baksan o yüz: veremli, soluk
Tek mavi kalmamış gökyüzümüzde

Her yerde bitmişliği güzelliğin
Kum kamyonları putreller betonlar
Sonra ta beşikten mezara deyin
Sıfırlar, yüzler, binler ve milyonlar

Hadi öl bakalım ölebilirsen
Zincirlerle bağlıyken yaşamaya
Omuzla yükünü, hadi yalnız sen
İsterse gücün olmasın taşımaya

Yenik düşmüşüz işte gerçek ortada
Çökmüş boynumuza zulmün elleri
Bir tutsak, bir dolap beygiri ya da
Bir mahkum gibiyiz kaç yıldan beri

Yargıç hükmünü çoktan vermiş oku
Boynundaki yaşamak fermanını
Yaşamak sonra ölmek; iki korku
Geri getirmezken bir anını

Terkedilmiş şehirleri bilirsin
Bilirsin gömülmüş uygarlıkları
Ve düşün ki; patlaması bilincin
Yırtmaya yetmiyor karanlıkları

Öyleyse çek sapla göğe bıçağını
De ki; benim işim tanrılıktan güç
Benim hem yüksek, hem en aşağı
İşte ellerimde sonsuzluk ve hiç

De ki; ömür verdin; en büyük yalan
De ki; beden verdin; içi boş ve kof
İşte! yüce eserin, işte insan
Ve yırt göğsünü, bağır: Of Tanrım Of.
          1926-1984
          Ümit Yaşar Oğuzcan

Aynalardan Uzakta

Şimdi en açık renginde gözlerin
Şimdi benimlesin tüm kaygılardan uzak
Anlatılmaz bir şey var aramızda hazin
Şiir gibi bir şey seninle yaşamak

Bulutsuz bir gökyüzüdür güzelliğin
Yıldızların en parlak olduğu zamansın
Denizlerim senin kıyılarında sakin
Bırak ellerini avuçlarımda kalsın

Çirkin olan,fena olan ne varsa unut
Gözlerimin söylediği şarkıyı dinle
Ellerimizde sevgi içimizde umut
Bütün iyilikleri paylaşalım seninle

Aşkın büyülü sesini duyuyor musun
Şimdi onun gülleri açan güz bahçelerinde
Gitme ki günlerimiz gecelerimiz olsun
Çoban kulübelerinde balıkçı kahvelerinde

Varlığın dudaklarımda bir bal tadı
Yokluğun en korkuncu ölümlerin
Senden başka dindiren olmadı
Acısını içimde kanayan yerin

Benimle kal zaman bitinceye kadar
Benim ol yüzyıllar ve çağlar boyunca
Bir ömürdür seninle geçen dakikalar
Ölümden güçlüyüm sen yanımda olunca

Şimdi öyle büyük ki beraberliğimiz
Nabzın benim bileklerimde vurmakta
Artık bütün kaygıların ötesindeyiz
Benimle en güzelsin aynalardan uzakta
             1926-1984
             Ümit Yaşar Oğuzcan

Batık Gemi

Bütün sevgililer, dostlar gitti
Bir sen kaldın kadınım beni terketmeyen
Batan gemilerin kaptanları gibi
Denizlerin ortasında ölümü bekleyen.
          1926-1984
          Ümit Yaşar Oğuzcan

Ayna

Bana benzeyen bir gözlerim kaldı
Bir de kederli bakışlarım
Düşüncemin olmadığı
Aynalarda ben varım

Yalan değil değiştiğim, yalan değil
Şimdi her şarkı beni ağlatır
Deli eden insanı zaman değil
Zamanı unutmamak kahırdır

Zamandı avuçlarımdan uçup giden
Hayallerimin olmadığı yerde
Zamandı düşünceme hükmeden

İlk sevdiğim şimdi kimbilir nerde?
Önce hatıralarımı götürdü ölüm
Zaman aynasında ölümü gördüm
        1926-1984
        Ümit Yaşar Oğuzcan

Tesbih

Sen giderken gözlerim dopdoluydu
Ve yağan yağmurla caddeler ıslak
Yokluğundan bir rüzgar esti hazin
Teselliler döküldü yaprak yaprak

Gökyüzünde bir bir söndü yıldızlar
Bir karanlık geldi gittiğin yerden
Ümitlerim vardı tesbih misali
Sen giderken dağılıverdiler birden
         1926-1984
         Ümit Yaşar Oğuzcan